5 Eylül 2011 Pazartesi

Ahmet Cevdet Paşa'nın İstanbul'da parasız kalışı

#Tarih #OsmanlıTarihi #OsmanlıDevletAdamları #OsmanlıAlimleri #AhmetCevdetPaşa #Tarihçiler #medrese #müderris



Ahmet Cevdet Paşa'nın İstanbul'da parasız kalışı

Ahmed Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye Hanım, babasının medresedeki ilk yıllarına ait bir hatırasını şöyle anlatıyor: 

"Babam İstanbul'a yeni geldiği senelerde medrese hayatında sıkıntılı bir gününü anlatmıştı ki onu nakletmeden geçemeyeceğim! O ana kadar hiç para yoksulluğu görmemişti. Babası muntazaman onu pekiyi geçindirecek parayı gönderiyordu. Bir sene pek ziyade kış olup Lofça'dan bir hayli zaman posta getiren tatar çıkmamıştı. Öyle bir gün geldi ki yemeğini pişirip hizmetine bakan talebeye o günkü yemek tedarikine mahsus olan parayı vermeden savuşmuş, bu da kendisine pek güç gelmişti. Fatih Camii'ne girince sağ tarafa gelen mihrabın yan tarafına oturmuş, akşama medrese odasına nasıl gideceğini düşünüyordu. Zira yemeğini tedarik edemediği talebeden sıkılıyordu. Hocalarından ve arkadaşlarından ödünç para almak zihninden geçtiği halde o zamana kadar kimseden bir şey istememiş, kimseye minnet etmemiş olduğu için bunu yapamayacağını anlıyordu. Açlıktan ölmeye, lâkin hiçbir kimseden bir şey istememeye karar vermiş, elem ve kedere boğulmuş, gam ve ümitsizlik çehresini sarmış olduğu halde babasının dostlarından olup İstanbul'da bulunan Lofçalı bir zat karşısına geldi. İşte bu fırsattı. O zat kendisine babasından para geleceğini bilirdi. Fakat mümkün değil ondan da isteyemedi. İstemek! Yapmadığı ve yapamayacağı bir şeydi!... Lakin o zat biraz konuştuktan sonra 'Memleketten posta gelmedi. Senin harçlığın kalmamıştır. Ben senin babandan alırım. Şimdilik bunu vereyim de birkaç gün daha posta gelmezse daha veririm!' diyerek onun önüne altı (altın) lira koydu. Üç gün sonra da posta, üç aylık harçlığını birden getirdiğinden Ahmed Efendi medresede kazanlarla etli pilav ve helva yaptırtarak bütün medrese halkına ziyafet çekti. O günkü hal ona o kadar tesir etmişti ki İstanbul'da bulunduğu zamanlarda her Ramazan-­ı Şerifte bir gün Fatih Cami-i Şerifi'ne gidip kendisinin o kederi geçirdiği tarafta ne kadar fakir talebe görürse onlara altı lira kadar parayı dağıtırdı."